22 Kasım 2013 Cuma

Cevize Övgü


Yok efendim bir günde almamız gereken kalsiyum, magnezyum, omega 3 oranları, yok efendim olmaz ise olmazmış bir takım ne idüğü belirsiz besin takviyeleri... 

Geçin anam babam, geçin! 

Gölgesinde bitmeyin, uzun uzadıya durmayın lakin aman vermez, çok fena çarpar, hasta eder de... Meyvesinden, aslında tohumudur ya o, ondan yiyiverin. Hele bak o vakit nasıl çağlıyor içte bir ab-ı hayaaaat! Aaay! Ceviz diyorum canım benim, ceviz! Onsuz geçmez hiçbir gün. Kuvvetlidir ha, aman dikkat! O yüzden az ye ama hep ye. Yemiyorsan ağacını dik sevap içün.

20 Kasım 2013 Çarşamba

Kapıyı kim çalıyor?

Ne yalan söyleyeyim ömrümün büyük bir bölümünde kendisinden hazzetmedim. Aşağıladım, hor gördüm. Evde tatlı bir şey yok, canım tatlı istiyor dediğimde reçel var, reçel ye diyen canım babama inat belki, çikolatasız bir tatlı çok yavan bir şeydi. İçinde fasulye olan bir tatlı nasıl olur da sevilirdi. Eskiden, kapıların daha sık çaldığı zamanlarda envai çeşidi gelirdi komşulardan. Mevzuya ailecek ne kadar uzaktık ki anca o zaman anladık aşure ayının geldiğini. Annem yapmazdı hiç ama ben hariç evdekiler tarafından çok sevilen bir şeydi hep. Allah kabul etsin diyerek alınan aşure kabı anında biterdi. İnsanı bu kadar sevindiren bir şey olduğuna göre der, ay o kötü görüntüsüne rağmen, ben de Allah için tadına bakardım her seferinde. Ama yok sevemezdim hiç... Ne inat!

Ay bir de etrafta konuşulanlar... Evde, okulda, misafirlikte, sonraları iş yerinde de... Hep de aynı terane... Yok asıl aşure öyle olmaz da böyle olur da, yok mevzu bahis arkadaşın annesi yapsınmış da yiyeymişim. He he diyordum, geçiyordum.

Sonra günlerden bir gün o zamanlar müstakbel kayınvalidem aşure yapmış. Yine büyük övgüler havada uçuyor. Söz konusu aşure olunca bu muhabbet olmazsa olmaz demek ki. Yani sanırsın aşurenin kralı bu evde pişiyor. Eh şimdi hık mık ben sevmiyorum demek olmaz. Payıma düşen dev aşure kasesini alıyorum önüme çaresiz. Kenarından bir kaşık alıyorum. Ve dünya tersine dönmeye başlıyor benim için. O gün bugündür aşure sever biriyim, hem de bu konuda pek muhafazakâr da değilim. Pek çok versiyonu sever oldum zaman içinde. 

Ve işte sonunda ben de dahil oluyorum aşure muhabbetine. İçinde nohut ve fasulye olan aşure sevmem, onun yerine buğday ve bolca kuru meyve isterim. Kayınvalidem böyle yapar. Ay bir yapsın da yiyelim. Sağ olsun, bu yıl bizde yaptı da kapıları çalan biz olduk apartmanda!

2 Kasım 2013 Cumartesi

Abur Cubur Dolabında Bir Hınzır: Probis

Günlerdir kıvranıyorum...

Malum hep evdeyim, bizim ufaklıkla dopdolu geçiyor günler. Çocuk doktorumuz emzirme dönemi için bazı gıdaları yasakladı. Bunlardan en fenası çikolata ve çikolata içeren ürünler! Çocuğun olası alerjik reaksiyonuna karşı bir önlem olarak... Yavrusu için insan her şeye katlanır elbette.

Ama bana da bu yapılmaz gerçekten! Hayır çikolatanın kendisini beynimden sildim şimdilik de... Yahu abur cubur dolabını her açtığımda parıl parıl parlıyor şu hınzır şey! Bir haftadır günde üç beş kez yaşıyorum. Elim gidiyor, içimden diyorum ki bu sayılmaz belki de, sonra da yok diyorum niye sayılmasın, bal gibi de çikolata içeriyor işte! Ay biri yese de kurtulsam! :) Yani tabii severim Probis'i de, aşkım pekişti araya yasaklar girince resmen. Yiyebilen yesin benim için n'olur! :)