16 Aralık 2012 Pazar

Boooooozaaaaaaaaaa!

Şüphesiz ki şöyle başlayacak: Soğuk kış gecelerinin vazgeçilmez içeceği boza. Elbette öyle...

Aklımda muhtemelen pek çoklarının hatıralarına benzer bir takım görüntüler var. Dışarıda hava oldukça soğuk. Mandalina, portakal ve elma kokuyor salon, o derece kış. Babam dilimlediği meyveyi bıçağın ucuna takıp uzatıyor bize. Akşamları maaile Televizyon'da Mavi Ay'ı izlediğimiz günlerden bahsediyorum, hey!

Sonraları türeyeceği üzere Eleni Karaindrou'dan Kelebeğin Valsi ya da Hatırla Sevgili (beni mesut ettin sen de olasın) gibi nağmeleriyle sokak sokak gezen yağız abilerin akordeonlarından evlerimizin içine yavaşça süzülen hüzünlü ama hayat dolu sesler gibi önce derinden sonra çok yakından duyulurdu sesi bozacının. Boooooozaaaaaaaaaa!

Lakin gecedir, hava çoğu zaman fena halde soğuktur. Ancak kurtların inmeyi göze alabileceği kadar keskin bir soğuk ve masalsı bembeyaz bir ıssızlık hayal ederim ben o zamanlar dışarıda. Bu cesaretinden dolayı tekinsiz bir insan gibi girer bir çok insanın muhayyilesine oysa masal kahramanına yakın durur bozacı. Şefkatli bir sevgi beslediğimiz nadir yabancılardan biridir o.

Seslenir ya annen ya da baban pencereden, o zaman o sanki bambaşka gerçeklikten sıyrılır gelir ve ansızın kapıda belirir. Evdeki bir kaba bozayı koyar. Yaptığı işe paha biçilmez ya, bilmem ne alır karşılığında... Bozası bazen yoğun, bazen sıvıdır ama çoğunlukla bir çocuğun çok sevemeyeceği kadar ekşimtırak, buruk... Zordur bozayı sevmek vesselam.

Faydalı diye annem benim için küçük bir bardağa koyar, üzerine de tarçın. Ben tarçını yanıma alırım, boza içmekten çok tarçın yerim adeta o zamanlar. Varsa leblebi de yenir yanında. Evdeki hava değişir, sıcak ev daha bir ısınır, herkes biraz gevşer. Mutluluğu çerçeveleyen net bir fotoğraf kalır belleğimde (Mutluluğun resmini ben yaşadım Abidin!). Sevmesem de severim bozayı tüm bu sebeplerle.

***

Lakin benim sözüm çocukluğunda bozayı deneyip burun kıvırmış ve sonra da bir türlü sevememiş o tatlı dostlarıma. Aslında bozanın öyle çok çeşidi var ki etrafta. Hele marketlerde satılan Vefa ve türevleri artık çok tatlı. Bilmem, artık ben biraz buruk olanı olsa bile diyorum... Ki onu da bulmak mümkün. Ne olur bir şans daha verin, sevmeseniz de sevin bozayı.

Benim gibi çocukluğu İstanbul'un Anadolu Yakası'nda geçmiş biri için en yakın zamanda Vefa'ya gidip boza içmek ödevim olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder